MİRAS HUKUKU VE ÖLÜME BAĞLI TASARRUFLAR
Miras hukukuna ilişkin düzenlemeler Türk Medeni Kanunu’nun 495 ila 682’inci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Konuya ilişkin başkaca düzenlemeler saklı kalmak kaydı ile mirasbırakanın ölümünden önce kendisinin ve mirasçılarının, ölümünden sonra ise mirasçıların izleyebileceği yol haritaları açıkça belirtilmiştir. Kanunumuzda mirasımız kalabilceği üç ana başlık , yasal mirasçılık, iradi mirasçılık ve mirasın devlet hazinesine kalması olarak, düzenlenmiştir.
Kişiler yasal mirasçıları ile birlikte iradi mirasçı atayabilecekleri gibi mal varlıklarının tamamını iradi olarak bir mirasçısına veya bir üçüncü kişiye de tasarruf serbestisi çerçevesininde özgüleyebilirler. Mirasbırakanın tasarruf serbestisinin sınırını ise “saklı pay” lı mirasçıların hakları oluşturur. Saklı pay TMK m. 506 da şu şekilde belirtilmiştir:
Saklı pay
Madde 506-
Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
- Altsoy için yasal miras payının yarısı,
- Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
- (Mülga: 4/5/2007-5650/2 md.)
- Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü.
Buna göre miras bırakan mirasçılarının saklı payını ihlal etmediği her tasarrufu yapmakta serbesttir. Saklı payı ihlal eden bir tasarruf gerçekleştirildiğinde tenkis davasının varlığı meydana gelebilmektedir.
Miras bırakan ölüme bağlı bir tasarruf yapmasa dahi yasal düzenlemeler çerçevesinde mirası mirasçılarına eşit şekilde bölünebilir. Ancak miras bırakan bu bölünmeyi kendi iradesi ve ölüme bağlı tasarruflar ile de gerçekleştirilmesini sağlayabilir.
Ölüme bağlı tasarruflar iki ana başlık altında düzenlenmiştir. Her ne kadar bu iki başlık Vasiyetname ve Miras sözleşmesi olarak düzenlenmişse de kişilerin bir başka başlık altında düzenlediği ancak terekeyi etkilemeye yönelik iradelerinin bulunduğu anlaşmalar veya sözleşmelerin de miras sözleşmesi veya vasiyetname olarak işleme alınmasını gündeme gelebilmektedir. Bu durum uygulamada genellikle evlilik sözleşmelerinde gözlemlenmektedir.
Kanunda düzenlenen ölüme bağlı tasarruflar ile mirasçı atama, art mirasçı atama, yedek mirasçı gibi kavramlar düzenlenebileceği gibi kişilere yükümlülükler ve paylaştırmaya ilişkin olarak taksim kuralları da öngörülebilir.
VASİYETNAME
Vasiyetnameler resmi vasiyetname, yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetname olmak üzere üç ayrı şekilde düzenlenebilir. Kanunumuzda şekle sıkı sıkıya bağlı olarak düzenlenen vasiyetnameler kanuna aykırı olarak düzenlendiğinde iptal davalarının konusunu oluşturabilecekleri gibi saklı payın ihlalini oluşturmaları halinde tenkis davasının konusunu da oluşturmaktadırlar. Dolayısıyla vasiyetnamelerin oluşturulmasında özenli olunması miras bırakanın iradesinin ortaya konulmasında büyük önem arz etmektedir.
a.Resmi Vasiyetname
Resmi vasiyetname TMK m.532 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre vasiyetname iki tanık eşliğinde resmi memurlarca düzenlenebilir. Uygulamada iptal davalarına konu olan şekil şartı tanıkların şerhlerine ilişkin olarak görülebilmektedir.
Şöyle ki vasiyetname düzenlendikten sonra miras bırakan vasiyetnamesini imzalar ve akabinde resmi memur bu imzanın altına kendi imzasını atar. Sonrasında tanık şerhleri yazılır ve tanıklarca imzalanır. İptal davalarında ise tanıkların tanıklık sıfatlarına veya şerhin içerik ve şekline ilişkin olarak iptal davaları açılabilmektedir.
Öncelikle belirtilmelidir ki Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre TMK m.536’da işaret edilen tanıkların tanıklık yapabilme yetkisi vasiyetnamenin geçerliliği için yeterlidir ayrıca Noterlik Kanunu m.76 ve m.78 hükümlerinde öngörülen şartlara uyum aranmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu’na göre tanıkların şerhlerinin içeriğine ilişkin olarak “Tanıklar, bu beyanın kendi önlerinde yapıldığını ve mirasbırakanı tasarrufa ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Buna göre resmi vasiyetnamede tanıkların şerhlerinin içeriğinde;
- Vasiyetçinin resmi vasiyetname metnini kendi önlerinde okumuş olduğunu,
- Vasiyetname metninin vasiyetçinin son isteklerine uygun olduğunu ve vasiyetçinin bunları beyan etmiş bulunduğu hususunu,
- Tanıkların vasiyetçiyi tasarrufa ehil gördüklerini,
yukarıdaki maddelerin varlığına dikkat etmeleri gerekmektedir.
- El Yazılı Vasiyetname
TMK m.538’de düzenlenen bir diğer vasiyetname şekli el yazılı vasiyetnamedir. Buna göre;
El yazılı vasiyetname
Madde 538- El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir.
Uygulamada el yazılı vasiyetnamelerde iptal sebebi oluşturan konulardan ilki mirasbırakanın ehliyetine ilişkin olduğu gibi, mirasbırakanın el yazılı vasiyetnamesini kaleme alırken daha güzel yazı karakterleri ile yazma isteğinden kaynaklanmaktadır. Mirasbırakanın ,normalde kullandığı yazım şeklinden başka bir yazım şekli kullandığında, ölümünden sonra kendisine aidiyetine ilişkin iptal davasının konusunu oluşturabilmektedir.
Bir diğer iptal davasının konusu ise kanunumuzda belirtildiğinin aksine miras bırakanın el yazısı ile yazdığı vasiyetnamesinin altına tarihi yıl, ay, gün olarak göstermemesinden kaynaklanmaktadır.
Tespiti ve kabulü kesin olmamakla birlikte mirasbırakan el yazılı vasiyetnamesinin altına tarih atmamış ancak vasiyetname içerisinden net olarak yazıldığı gün tespit edilebiliyor ise bu durumda da iptal davası red edilebilmektedir.
- Hukuk Dairesi 2017/12958 E. , 2018/13303 K.
… Zira, adli tıp uzmanlarınca hazırlanan 12/02/2016 tarihli kök raporda; ...'a ait vasiyetnamede noktalı bölümdeki "arkada yazılı" ibaresi, sayfanın sol alt tarafındaki "Bindokuzyüz Doksan yedi yılı Kasım ayının yirmi altıncı günü" yazısı, ... adına atılı sol taraftaki imza ve arka yüzde bulunan tüm yazılar ve imzanın, ...'a ait vasiyetnamede noktalı bölümdeki mevcut "arkada yazılı" ibaresi, sayfanın alt bölümündeki "Bindokuzyüz Doksan yedi yılı Kasım ayının yirmi altıncı günü" yazısı, "26-11-1997" tarihi, sol alt bölümdeki "..."...mirasbırakanlara ait vasiyetnamelerin şekil eksikliği nedeniyle iptali yönündeki iddiaların ispatlanamadığı gözetilerek, ehliyetsizlik ve (ve ayrıca birleşen 2009/265 esassayılı davada ileri sürülen) irade bozukluğu nedeniyle iptal istemlerinin (ve buna bağlı olarak tenkis istemlerinin) incelenmesi, tarafların delilleri toplanıp sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
- Sözlü Vasiyetname
Sözlü vasiyetnama TMK m.539 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Madde 539-
Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir. Bunun için mirasbırakan, son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanına uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler.
Resmî vasiyetname düzenlenmesinde okur yazar olma koşulu dışında, tanıklara ilişkin yasaklar, sözlü vasiyetteki tanıklar için de geçerlidir.
Vasiyetname düzenleme şekillerinden uygulamada az rastlanılan, şekli manadaki gerekliliklerinin olağandışı olması ve iptal edilebilirliğinin nispeten daha kolay olması hasebiyle sözlü vasiyetnameler pek tercih edilmemektedir.
Vasiyetnamelerin Genel Özellikleri:
Vasiyetnameden geri dönülebilir mi?
Vasiyetnameler tek taraflı irade beyanı ile geri alınabilmektedir. Yapısı gereği vasiyetnamenin yöneltildiği mirasçıya bildirilmesi gerekmemektedir. Ancak mirasbırakan sırf zarar verme saiki ile mirasçısını vasiyetnamesinde bırakacaklarını vaat ederek harcamalar yaptırmış ve akabinde vasiyetnamesinden vazgeçmiş ise bu TBK m.49/2 anlamında ahlaka aykırı fiil oluşturacağından mirasbırakan zararı gidermekle yükümlü olacaktır.
Vasiyetnamelerde ne gibi unsurlar düzenlenebilir ?
Vasiyetnamelerin içeriğinde bir kişiye bir mal bırakmaktan veya 3. bir kişiyi mirasımıza ortak etmekten başka,
-Yedek mirasçı atama,
-Art mirasçı belirleme,
-Yükümlülükler yükleme,
-Vakıf kurma
-Vasiyeti yerine getirme görevlisini belirleme
ile birlikte az bilinen ama çok etkili bir çözüm yolu olan taksim kuralı getirilerek düzenleme yapılabilir.
Taksim kuralı ile mirasbırakanın saklı paylı mirasçılarına yetecek mal varlığı bulunması halinde, mirasçılar arası eşitliği bozmadan hangi mirasçının hangi malı alacağını belirleyebileceğimiz gibi mirasbırakanın saklı paylı mirasçılarına yetecek malvarlığı bulunmaması halinde belirlediğimiz mirasçılara mal varlıklarımızı özgüledikten sonra arta kalan bir mirasçı var ise diğer mirasçıların ona ne kadar ödeme yapabileceğini düzenleyebileceğini düzenleyebiliriz. Böylelikle mirasbırakanın iradesine uygun olarak vasiyetname ile miras paylaşım davasını ortadan kaldırabiliriz. Bunun yanı sıra saklı payları ihlal edilmeden yazılmış bir vasiyetname oluşturulacağından yasal mirasçıların buna itiraz hakkı olmadığı gibi tenkis davası açılması da söz konusu olmayacaktır.
Vasiyetnamelerde hangi tarih esas alınıyor?
Vasiyetnamelerde mirasbırakanın ölüm tarihi esas alınır. Dolayısıyla vasiyetnamenin yazıldığı tarih ve o tarihteki yasal düzenlemeler, ölüm tarihinde değişmiş ise, paylaştırmaya esas alınmaz. Mirasbırakan eğer vasiyetnamesini kaleme aldığı tarihteki yasal düzenlemelerin geçerli olmasını istiyorsa müstakbel yasa değişikliklerinden vasiyetnamesinin nasıl etkilenmesini istediğini açıkça belirtmesi gerekir.
Vasiyetname ile geçmişe yönelik düzenleme yapılabilir mi?
Vasiyetname sadece mevcut hale müdahale değil önceden yaptığımız hukuka aykırılıkları da hukuka uygun hale getirilmesinde kullanılabilir. Geçmişe yönelik düzeltmeler önceki yazdığımız vasiyetnameyi değiştirerek tekrar yazıya geçirmek olabileceği gibi, mirasçılarımıza hukuka aykırı olarak yaptığımız kazandırmaları da hukuka uygun hale getirebiliyoruz. (örn muris muvazaası)
MİRAS SÖZLEŞMELERİ
Miras sözleşmeleri resmi vasiyetname şekline tabidir. Miras sözleşmeleri iki tarafın terekesine ilişkin bir ölüme bağlı tasarruf sunabileceği gibi tek tarafın terekesine ilişkin olarak da düzenlenebilir.
Miras sözleşmelerinin tek taraflı sona erdirilmesi kural olarak mümkün değildir. Miras sözleşmesi ile bir kişiyi mirasçı atadığımızda bundan tek başına dönme iki halde mümkündür denilebilir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
1.İvazlı mirastan feragat sözleşmelerinde ivazın yerine getirilmemesi
- TMK m.510 da düzenlenen sebeplerden birinin ortaya çıkması
Vasiyetname düzenlemek için ayırt etme gücüne sahip ve 15 yaşını doldurmuş olmak yeterli iken miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak ve kısıtlı olmamak şartları öngörülmüştür.
Burada dikkat edilmesi gereken husus şekil şartlarına uygun olarak düzenlenmiş ancak kısıtlı bir kimsenin taraf olduğu bir miras sözleşmesinin içeriğindeki unsurların vasiyet yerine geçerek geçerliliğinin sağlanabileceği noktasındadır.
Uygulamada miras sözleşmesi en çok eşler arasında görülmektedir.
Miras sözleşmeleri ile de vasiyetnamelerde yapılabildiği gibi mirasçı atanabilir, belirli bir mal bırakılabilir, taksim kuralı öngörülebilir bunun yanı sıra mirastan feragatı öngören miras sözleşmeleri de yapılabilir.
Mirastan Feragat
Mirastan feragat, miras sözleşmesi ile yapıldığından ivazlı veya ivazsız olabilir. İvazlı mirastan feragat sözleşmelerinin saiki, mirasçının kendi payına istinaden nakti gelir talep etmesi ve miras payından feragat etmesi ile gerçekleşebildiği gibi mirasbırakanın ileri safhalarda diğer mirasçılarına sorun çıkaracağını düşündüğü mirasçısını miras dışı bırakması için de gerçekleştirilebilir.
Mirastan feragat eden mirasçı, mirasbırakanın mirastan feragat sözleşmesi sonrasında zenginleşmesi halinde dahi hak iddia edemez.
Mirasçının alt soyları da aksi sözleşmede öngörülmemiş ise bu feragatten etkilenir ve hak talebinde bulunamazlar.
